7 Ocak 2010 Perşembe

Med-Cezir Elif Şafak’ın, özellikle kadınlık, kimlik, güncel sorunlar hakkında farklı yerlerde çıkmış yazılarını derleyen bir çalışma. Şimdiye kadar Şafak yazılarını kaçıranlar ve tekrar okumak isteyenler için bir fırsat... Bugünlerde raflardaki yerini alanç Kağıt Helva'da da kitaplarından yapılan derlemeler var; yani Med-Cezir Şafak yazıları, Kağıt Helva'da Şafak romanları için bir çeşit ansiklopedi görevi görüyor. Bu iki güzel kitap Elif Şafak'ı tanımak açısından ne kadar yeterli bilmiyorum ancak en azından ona dair bir fikir sahibi olabilirsiniz. Med-Cezir'de Kağıt Helva'ya nazaran daha ağır bir dil var; onun gibi çabucak okunup bitmiyor ancak daha önemli toplumsal sorunlardan bahsediliyor. Adından anlaşılacağı gibi konudan konuya atlıyor, kadın-erkek ilişkisini okurken, bir anda doğu-batı sentezine kayıyorsunuz. Kurgu açısından çok başarılı; bir bütünlük gözetilmiş; bu nerden çıktı şimdi, dam üstünde saksağan vur beline kazmayı demiyorsunuz. Bu kitapta Elif Şafak'ın bambaşka bir özelliği daha çıkıyor ortaya; arşivleme ve kurgulama yeteneği... Kesin çizgilerle belirtmiş düşüncelerini; politik cevaplardan uzak, çatır çatır yazmış ne düşündüğünü; kapaktaki siyah-beyaz fon kadar keskin... Elif Şafak'ın dikkatimi çeken başka bir yönü de birikimlerinden yararlanmayı iyi bilmesi. Yazılardan seçkiler, romanlardan kesitler; konular ne kadar farklı olsa da bir bütünlük içinde sunabiliyor. Kafası karışık bir yazar değil anlayacağınız; içinden geldiği gibi ama parçalanmadan yazabiliyor...
Med-Cezir 'de yazarlığı kadınlığa bağlayan en hoş bölümlerden biri:
''Uçurumun kenarında durmuş düşünürken yazacağın kelimeyle atacağın adımı,yani aslında sorarken kendi kendine soramadığın takdirde aşağıya düşmenin nasılda korkutucu olacağını,yazı tutar çok daha da beterini sunar sana,seçeneğin varmışçasına.Uçurumu yutarsın yazdıkça.

Dil dipsiz bir boşluk oluverir o zaman,yudum yudum alırsın içine.Simyası kimyana karışır.Düşmekten de ürkütücüdür uçurumu yutmak.İçinde damarlarında, beyninin kıvrımlarında o dipsiz boşlukla yaşamak..günbegün..senebesene...hayatbehayat...Yaz abilmek için benliğinin evinde ne var ne yoksa çıkartıp atmayı göze almak zorundasın.Mahremiyetini yitirmeye ve mahrumiyete hazır olmalısın....
Yazmak,tanıdık ama bir o kadar yabani, yabancı bir bedenle sevişmektir ve her sevişmede olduğu gibi burada da dişil olan katbekat kudretlenmiş olarak muzaffer kalkar yataktan.Yazarın cinsiyeti ne olursa olsun , yazı dişildir her zaman. ''


1 yorum: